Pandemi sürecinde ilişkilerdeki çatışmalar normal mi?

Öfkenin mi bireyi yoksa bireyin mi öfkeyi yönettiğinin anlaşılabilmesi için kişinin önce kendini tanıması gerekir.

Pandemi sürecinde ilişkilerdeki çatışmalar normal mi?


Duyguları ifade etmek hayatı kolaylaştırır

Koronavirüs süreci yavaş yavaş yerini normalleşmeye bırakırken; bu dönemin en çok etkilediği konuların başında ikili ilişkiler geldi. Bu dönemde eşler arasında yaşanan gerginliklerdeki artışın beklenen bir durum olduğunu belirten uzmanlar, sorunların duyguları ifade ederek ve empati yöntemiyle aşılabileceğini söylüyor.

 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç, normalleşmeyle beraber yavaş yavaş geride kalan salgın döneminin ikili ilişkiler üzerindeki etkilerine dikkat çekti.

Sorunlara nasıl yaklaşıldığı önemli

Bu dönemde aile bireyleri, özellikle de eşler arasında yaşanan gerginliklerin artış göstermesinin önceden beklenen bir durum olduğunu belirten Koç, şunları söyledi:

“Bu süreçte çatışmaların artması gayet normal çünkü insanın olduğu yerde çatışma vardır, olmalıdır da. Bu bireyleri olgunlaştırır ve geliştirir. Asıl mesele sorunlara nasıl yaklaşıldığıdır. İlk olarak bir sorun yaşandığında çözmek mi amaçlanıyor yoksa sonucu ne olursa olsun sonuna kadar sürdürme eğiliminde mi olunduğunun ayrımı yapılmalı. Bireyler kendilerine ‘Ben ne istiyorum? Sorunu mu çözmek istiyorum yoksa amacım ‘yalnızca’ haklı olmak mı?’ sorularını sormalı. Bunu anlamak bile ilişkilerde epeyce yol almaya yardımcı olacaktır. Anlamak önemli çünkü ilişkiler anlamak ve anlaşılmak üzerine kurulu. Bir ilişkiyi tarif ederken iki kişinin bir araya gelmesinden bahsediyoruz. Dolayısıyla her iki tarafın ihtiyaçları da hesaba katılmalıdır. Karşımızdaki birey ne düşünüyor ne hissediyor farkına varmalıyız. Tek tarafın beklentilerine göre yaşanan ilişki bir noktada tıkanacaktır.”

Öfke anlaşmazlıklara yol açıyor

Duyguları ifade etmenin hayatı kolaylaştıracağına dikkat çeken Sedef Koç, “Herhangi bir durum eşlerden birini öfkelendirdiğinde bunu karşı taraf ile paylaşırsa rahatlama ve hafifleme ile birlikte aynı durumun tekrarlanmaması için bir sınır çizilmiş olunur. Karşı taraf bu durumun rahatsız edici olduğunu fark edecektir. Yani öfke sağlıklı şekilde ifade edilebilirse ilişkileri düzenlemek için bir fırsat yaratacaktır. Fakat öfke, her iki tarafa da zarar veriyorsa muhtemelen o duyguyla ilgili problem yaşanıyordur. Eşler arasında anlaşmazlıklardan bahsettiğimizde de en sık karşımıza çıkan duygu tahmin edeceğiniz gibi öfke. Bu noktada, öfkeden kurtulmanın yolları, öfkeyi hayatımızdan tamamen çıkarmak için 5 etkili yöntem gibi maddeler sıralanması mümkün değil. Öfke evrensel bir duygu ve diğer duygular gibi hayatın önemli bir parçası. Amaç öfkeyi eksiltmek değil, bunu kontrol etmeyi öğrenmek olmalı” diye konuştu.

Duyguların karşı tarafa nasıl aktarıldığı önemli

Duyguların düşünerek ifade edilmesi gerektiğine dikkat çeken Koç, “Alışmaya çalıştığımız hatta zaman zaman zorlandığımız bu karantina sürecinde hoşumuza gitmeyen bizi rahatsız eden yaşantılar olacaktır. Bizler de doğal olarak tepki vereceğiz. Önemli olan bunu karşı tarafa nasıl aktardığımız. Öfkelenmek ile öfkeli tepki vermek farklı şeylerdir. Herkes gibi siz de öfkelenebilirsiniz, bu olağan bir durumdur ama yıkıcı, harap edici bir öfke varsa ortada çözülmesi gereken bir sorun vardır” dedi.

Öfkenin miktarı dikkate alınmalı

“Öfkenin mi bireyi yönettiğinin yoksa bireyin mi öfkeyi yönettiğinin anlaşılabilmesi için kişinin önce kendini tanıması gerekir” diyen Sedef Koç, “Bir olaya öfkeyle yaklaşılabilir ama aslında altında yatan ciddi bir üzüntü, korku veya değersizlik hissi de olabilir. Her konuda olduğu gibi öfkenin de miktarı önemli. Yoğun öfke atakları yaşanıyorsa, kişi her an patlamaya hazırsa, öfke uygun olmayan şekilde dışarı yansıtılıyorsa veya bastırılmaya çalışılarak içe hapsediliyorsa yine sağlıksız bir durumdan söz edebiliriz. Karantina döneminde hemen hepimiz evde kalmaya özen gösterdik. Bu dönemi anlatırken pek çok kişinin ailesiyle, partneriyle fazlaca vakit geçirdiğinden, bunun avantajından söz ediyoruz. Çoğu insan hayat telaşıyla birlikte kendisine ve ailesine yeterince vakit ayırmakta zorlanıyor. Koronavirüsten dolayı bir arada kalmak durumunda kalınınca krizi fırsata çevirmek olarak yorumladık. Ancak bu süreç iyi yönetilemezse tam tersi, fırsat krize çevrilmiş olur. Olası krizleri önlemek için empatik yaklaşımla hareket edilmeli” uyarısında bulundu.

Önemli kararlar için acele edilmemeli

Belirsizliğin hakim olduğu, karmaşanın yaşandığı bu dönemde, iletişim sorunlarını en aza indirmek için çiftlerin birbirlerine karşı şeffaf ve net olmaları gerektiğini söyleyen Sedef Koç, “Tabii ki bu akla her gelenin bir filtreden geçirmeden söylenmesi anlamına gelmiyor. Sınırların korunmasına da özen gösterilmeli. İlişkinin çıkmaza girdiği, yürümediği ama geçici olduğu düşünülen dönemlerde, hayatı kalıcı olarak etkileyecek kararlar almak uygun değil. Önemli değişiklikler için acele edilmemeli. Bugün çiftlerden birini rahatsız eden konu yarın da önemli olacak mı? Bundan emin olunamıyorsa bir süre daha ertelemek daha sağlıklı olacaktır çünkü sonrasında hiç hesapta olmayan sorunlar yaşanabilir” dedi.