Istakoz ve takılar Ak Parti'de devreleri yaktı!
“AK PARTİLİLER DE DEVRELER YANDI”
Cüneyt Özdemir Şebnem Bursalı olayını yorumladı. Kol kırıldı ıstakoz içinde kaldı
Üzerine çok fazla analizin yapıldığı, başta Mücahit Birinci olmak üzere pek çok AKP’linin de şiddetle tepki gösterdiği ıstakoz fotoğrafı daha çok su götüreceğe benziyor.
Youtube kanalında gündeme ilişkin yorumlarda bulunan gazeteci Cüneyt Özdemir, son yayınladığı videoların birinde AKP'deki ıstakoz krizini ele aldı.
Asıl konunun ıstakoz değil bu güne kadar yapılanlara sessiz kalınması, AKP içinde muhalif seslerin bastırılması olduğunun altını çizen Özdemir, ıstakoz konusunu çok daha geniş bir çerçevede ele alarak AKP’nin iktidarlık hikayesini değerlendirdi.
“AK PARTİLİLER DE DEVRELER YANDI”
Bir yanda Eminönü'ne Üsküdar’ı hayatında ilk kez gören ya da 2 yılda bir, 2 saatlik yolla gelen vatandaş, diğer tarafta da AK Partili milletvekilinin dünyanın belki de en zengin bölgesi olarak tanımlanabilecek Monaco'daki bir tatil mekanında, çok da zor üye olunan bir yat kulübünde, artık zenginliğin bir anlamda karikatürize simgesi olmuş ıstakoz yemesi ve bunu umarsızca -yani hiç “Boş ver kardeşim ben AK Parti milletvekiliyim tepki çeker bayramda. Yiyen var yemeyen var” demeden- paylaşması çok konuşuldu. Aslına bakarsanız fiyatlar inanın İstanbul'daki bir restorandan daha ucuz. Yani İstanbul'da gidip bir balık yeseniz daha ucuza geldiğini görüyorsunuz.
Mesele Monaco'da ıstakoz yiyip bir de bunun görüntüsünü Monaco Yat Club gibi -yani Zenginliğin içindeki Zenginliğin simgesi- bir yerden bir fotoğraf paylaştığın zaman doğal olarak Ak partililer de devreler yandı, pek çok tepki geldi.
“BU FOTOĞRAF ASLINDA BİR YOLCULUĞUN SON KARESİ”
Aslında Şebnem Bursalı'nın paylaştığı bu ıstakoz, Monaco Yat Club'da paylaştığı bu ıstakoz fotoğrafı ya da storysi, aslına bakarsanız bir yolculuğun son karesi ya da şimdilik son karesi. Yani bundan sonra o yolculuk nereye gider… O yolculuk da aslında hükümete yakın pek çok iş adamından mütahhidine, müteahhidinden gazetecisine kadar çıktıkları o uzun yol hikayesinin bir anlamda patladığı yer diyebiliriz. Yani o lastiğin patladığı yer olarak görüyorum.
O yol hikayesine bakmak lazım aslında: Ne oldu da Şebnem Bursalı bir anda Turkuaz grubunun, bir anlamda külliyedeki temsilcisi haline dönüştü? Ne oldu da AK Parti, normal şartlarda DNA'sına çok da uygun olmayan bir gazeteci profilini -yanlış anlaşılmasın Şebnem Hanım çok iyi kötü anlamda söylemiyorum ama normal şartlarda, fabrika ayarlarına döndüğünüzde Şebnem Bursalı çok fazla AK Parti gömleğini giyecek ya da Ak Partililerin Şebnem Bursalı’yı kendi içlerine alacak çok bir yaşam tarzı olarak, hayata bakışı olarak duruşu olarak farklı insanlar olduklarını görüyorsunuz. Peki ne oldu da bir araya gelindi? Ne oldu da iş gazetecilikten AK Parti'nin CHP milletvekilliğine gelindi? Nasıl oldu da yollar ATV'den çıktı da Monaco'ya kadar gitti? Aslında bu yolun hikayesi biraz AK Parti'nin hikayesi.
Onu ben görebiliyorum hani bütün bu konu AK Parti'nin içinde seçim sonrası kaynayan kazanın ilk işaret fişeğini Şebnem Bursalı, bilerek ya da bilmeyerek verdi. Neydi o? Hani var ya işte seçmen bize ne mesaj verdi; biz bu mesajı okuyoruz. Erdoğan diyor ki “Biz bu mesajı aldık okuyoruz.”
İşte diyorsunuz ki -diyorlar ki- 10.000 lira emekliler maaş alırken sen şimdi 10.000 liraya ıstakoz yiyorsun. Diyeceksin ki 10.000 liraya yememiş, 2.000 liraya yemiş. 250 gramı 2.000 lira yani 60 euro… 240 eurodan hesaplayacaksın, bir tane ıstakoz o kadar eder.
“ŞİMDİ KONUŞULA KONUŞULA 250 EUROLUK BİR ISTAKOZUN FOTOĞRAFI KONUŞULUYOR”
Şu anda büyük hesaplaşma aslında Ak Parti’de ne oldu da halktan koptu? Ne oldu da düne kadar fakir fukaranın oy verdiği, umudu olduğu bir partiden artık onları çok da iplemeyen ya da ne bileyim böyle ıstakoz fotoğrafı koyarken bile “Ya boş ver kardeşim, çok da önemli değil” noktasına geldi? Ya da anlık bir kaza noktasına geldi? Ne oldu, nasıl oldu da Şebnem Bursalı eşiyle, dostuyla, akrabalarıyla, yeğenleriyle Monaco Yat Club'ta bayram kutlama noktasına geldi?
Bence bunlar aslında hikayenin özü. Bu yüzden de kol hep kırıldı, kırıldı, kırıldı ve de ıstakozlar hep o kolun içinde kaldı. Ne aşırı zenginleşen müteahhitlerin tekne boyu konuşuldu, ne bin binlerce dolarlık Channeller, Diorlar ortada, havada uçuşurken bunlar dile getirildi. Ne bankalara yatan hesaplar, alınan lüks arabalar konuşuldu ve de şimdi konuşula konuşula işte ben diyeyim 250 euro, siz deyin 60 euroluk bir ıstakozun fotoğrafı.
YENİÇAĞ