Portakal kabuğu değil, ciddi bir hastalık olabilir: Lipödem uyarısı
Selülitle karıştırılan lipödem hastalığı, sadece estetik değil sağlık açısından da önemli bir risk oluşturuyor. Op. Dr. Jale Özdemir lipödemin belirtileri, evreleri ve tedavi seçeneklerini anlattı.

Portakal kabuğu değil, ciddi bir hastalık olabilir: Lipödem uyarısı
Estetik kaygı değil, metabolik bir alarm: Kadınların yüzde 11’inde görülüyor
BİLGE DOKTOR / İSTANBUL
Toplumda genellikle selülit ya da kilo fazlalığı ile karıştırılan lipödem, estetik bir problemden çok daha fazlası. Memorial Ataşehir Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Jale Özdemir, özellikle kadınlarda sık görülen bu rahatsızlığın erken teşhis edilmediğinde yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebileceğine dikkat çekiyor. Bacak, kalça ve kollar başta olmak üzere vücutta simetrik yağ birikimiyle kendini gösteren lipödem, ağrı, morarma ve hareket kısıtlılığı gibi belirtilerle ilerliyor.
Lipödem, selülit ya da obezite değil: Metabolik ve hormon temelli bir hastalık
Lipödem; özellikle bacak ve kalçalarda başlayarak ileri evrelerinde kolları da etkileyen, simetrik yağ birikimi ile karakterize bir hastalık. Kan dolaşımı ve lenf drenajı üzerinde baskı oluşturarak, ağrı, hassasiyet ve kolay morarma gibi semptomlara yol açıyor. Kadınların yüzde 11’inden fazlasında görülen lipödemin, östrojen hormonundaki dengesizlikler ile ilişkilendirildiği belirtiliyor.
Lipödemin en çarpıcı yönü, diyet ve egzersize dirençli olması. Kilo verilse dahi tutulan bölgelerdeki yağ dokusu inatçı şekilde kalabiliyor. Bu durum, depresyon ve ilerleyen evrelerde obeziteye kadar uzanan bir süreci beraberinde getirebiliyor. Özellikle beden kitle indeksi 35’in üzerine çıkan hastalarda psikolojik etkiler de ağır basıyor.
Moraran bacaklar, yorgunluk ve ağrı: Sessiz ilerleyen bir tehdit
Lipödem hastalarında öne çıkan belirtiler arasında; bacaklarda simetrik şekilde yağ birikimi, kollarda hassasiyet, hafif darbelerde bile morarma, yorgunluk, düz tabanlık, varisli damar oluşumu, ciltte yara ve sertlikler yer alıyor. Bu belirtiler sadece dış görünümü değil, günlük yaşam aktivitelerini de doğrudan etkiliyor.
Hastalığın tanısı için detaylı bir fizik muayene gerekirken, genetik yatkınlık ve hormon geçmişi de teşhis sürecinde önemli bir rol oynuyor. Görüntüleme yöntemleri tanıyı desteklemek için kullanılıyor.
Lipödemin dört evresi: Ciltteki değişimlere dikkat
Lipödem genellikle dört evrede ilerliyor. İlk evrede cilt pürüzsüz, şişlikler minimal. İkinci evrede portakal kabuğu görünümü, nodüller ve artan hassasiyet başlıyor. Üçüncü evre, cilt düzensizliklerinin belirginleştiği, ağrıların şiddetlendiği ve hareket kısıtlılığının başladığı dönem olarak tanımlanıyor. Dördüncü evre ise lenf sıvısının birikmesiyle oluşan ciddi şişkinlikler, açık yaralar ve kronik ağrı tablosu ile kendini gösteriyor.
Doğru beslenme ve cerrahi yaklaşım bir arada değerlendirilmeli
Op. Dr. Jale Özdemir, lipödem tedavisinde erken teşhisin kritik olduğuna işaret ediyor. Antiinflamatuar bir beslenme modeli, katkılı ve hayvansal gıdalardan uzak durmak, düzenli egzersiz ve cilt bakımı tedavi sürecinde destekleyici rol oynuyor. Ancak hastalığın kontrol altına alınmasında tek başına yeterli değil.
Liposuction, özellikle erken evre lipödem hastalarında estetik kaygıların ötesinde, ağrıların ve hareket kısıtlılığının azaltılması açısından önemli bir cerrahi seçenek olarak sunuluyor. Cilt sıkılaştırıcı tekniklerle desteklenen liposuction sonrası süreçte, kompresyon giysileri, düzenli egzersiz ve lenf drenaj masajı büyük önem taşıyor.