Uzm. Klinik Psikolog - Psikoterapist Mehtap Hisar

"Kendinize karşı dürüst olun, kişi bir hatasını gerçek olmayan bir gerekçeyle açıklarsa o hatasını asla ortadan kaldıramaz."

Uzm. Klinik Psikolog - Psikoterapist Mehtap Hisar

Uzm. Klinik Psikolog - Psikoterapist Mehtap Hisar'ın özgeçmişini, uzmanlık alanları,tedavileri,kitapları ve makalesine aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Hakkında

Uzman Psikolog / Psikoterapist Mehtap HİSAR, 2000 yılında ÖSS’de %1’ lik dilime girerek tek tercihi olan psikoloji bölümünde okuma hayalini Koç Üniversitesi Psikoloji bölümünü başarı bursu ile kazanarak gerçekleştirmiştir. Eğitimini 3.71/4.0 akademik ortalama ile, bölüm ve fakülte sıralamasında ilk üçe girerek yüksek onur derecesiyle tamamlamış, lisans eğitimi süresince sekiz kere Vehbi Koç Onur Ödülü’ne hak kazanmıştır. Üç yıl süresince Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın asistanlık görevini üstlenmiştir. Lisans eğitimini tamamladıktan sonra, uzmanlık eğitimi için Amerika ve Avrupa’daki çeşitli okulların psikoloji fakültelerinden kabul almış, eğitimine Oslo 'da (Norveç) bulunan, BI Handelshoyskolen'de Organizasyon Psikolojisi yüksek lisans programında devam etmiştir. BI tarafından verilen başarı bursuna hak kazanmış, 2007 yılında programı başarı ile tamamlayarak uzmanlığını almıştır. 

Hisar, 2012 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Psikoloji'de tıbbi uygulama yeterlilik sınavında başarılı olmuş ve gerekli deneyim ve uygulama kriterlerini karşılayarak tıbbi/klinik uygulama yeterliliğini kanıtlamış bir psikologtur. Birçok farklı konuda alanında uzman kişiler tarafından gerçekleştirilen eğitim ve seminerlere katılmıştır ve halen teorik ve pratik bilgilerini zenginleştirmek için güncel eğitim programlarını takip etmektedir. Psikoterapi Enstitüsü tarafından verilen ve 3 yıl süren (1080 saat) ileri seviye psikoterapi eğitimi; Bütüncül Psikoterapi Eğitimi'ne başarı bursu ile kabul edilmiş, programın teorik, formülasyon ve süpervizyon aşamalarını başarıyla tamamlamış, Psikoterapi Enstitüsü'nden "Bütüncül Psikoterapist" olarak mezun olmuştır. Bütüncül psikoterapi yaklaşımı; psikolojik yapılanmalar, kişilik örüntüleri, kişilik bozuklukları, farklı kuramsal yaklaşımlar ve psikoterapiye uyarlanması hakkında derin bir bilgi birikimi ve içgörü kazandırma niteliğindedir. Bütüncül bir psikoterapi yaklaşımını benimseyen Hisar, her bir danışana özel ayrı bir terapi süreci planlamanın önemli olduğuna inanmakta, danışanının ihtiyaç ve sıkıntıları doğrultusunda kullandığı yöntem ve teknikleri şekillendirebilme esnekliğine sahip bir psikoterapisttir. Süpervizyon çalışmalarına yine Psikoterapi Enstitüsü bünyesinde halen devam etmektedir.

EMDR (Göz hareketleri duyarsızlaştırma-yeniden işleme) ve Hipnoz, psikoterapi çalışmalarında gerekli durumlarda aktif olarak kullandığı tekniklerdir. Bilişsel Davranışçı Terapi, Çözüm Odaklı terapi, Stratejik Aile terapisi, Gottman Çift terapisi, Duygu Odaklı Çift terapisi, Travma, Klinik Hipnoz uygulama eğitimi, Hümanistik ve Varoluşçu yaklaşımlar, Cinsellik ve Cinsel Tedaviler, Zor Ergen ve Aileleriyle Psikoterapi, Şiddet ve İstismar, Temel Danışmanlık Becerileri, Bağlanma ve Doğal Ebeveynlik, Rahatlama Teknikleri, Madde Bağımlılığı, Yaratıcılık, İlişki yönetimi-Zor insanlarla Baş edebilme, Yetkinlik Bazlı Mülakat ve Hedefe Yönelik Seçim tamamlamış olduğu eğitim ve sertifika programlarından bazılarıdır. Aynı zamanda kullanmakta olduğu terapi tekniklerinin süpervizyonlarını da tamamlamıştır. Psikoterapi Derneği ve Hipnoz Derneği üyesidir.

2002 yılında Çebi Sağlık Merkezinde klinik stajını yapmış, bir yılı aşkın bir süre Surp Pirgiç Ermeni Hastanesi Zihinsel ve Bedensel Engelli Çocuklara Yardım Merkezi (ZIBEC)’nde gönüllü olarak çalışmıştır. 1.5 yılı aşkın bir süre Arçelik A.Ş. Genel Müdürlük İnsan Kaynakları departmanında iç müşteri danışmanı olarak görev yapmıştır. 2009-2011 yılları arasında yaklaşık 3 yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Sağlığı Merkezi psikolojik danışmanlık biriminde yetişkin psikoloğu olarak yoğun bir şekilde bireysel terapi ve çift terapisi süreçlerini yürütmüştür. Yine aynı proje kapsamında öfke kontrolü, stresle baş edebilme, olumlu ebeveynlik, kendini ifade edebilme, güvenli davranış ve girişkenlik gibi konularda birçok psiko-eğitimsel grup çalışması gerçekleştirmiştir. Ayrıca eş zamanlı olarak 2.5 yıl özel bir psikolojik danışmanlık merkezinde ergen, yetişkin bireysel psikoterapi ve çift terapisi alanında çalışmalarını sürdürmüştür.

Tüm bu süre zarfında 3 000'in üzerinde danışana psikolojik danışmanlık hizmeti verme fırsatı bulmuş ve bugüne kadar 15 000'in üzerinde görüşme yapmıştır. Hisar, Nisan 2012'de bir meslektaşıyla birlikte İDEA Psikoloji Eğitim ve Danışmanlık Merkezi’ni kurmuş, çok severek gerçekleştirdiği mesleğini o tarihten itibaren kendi danışmanlık merkezinde ağırlıklı olarak ergen, yetişkin ve çiftlerle çalışmaya ve kurumlara yönelik danışmanlık, eğitim ve seminer çalışmalarına devam etmektedir. 2015 yılına ait "Senin İçin " adında bir kitap çalışması bulunmaktadır. İkinci kitap çalışması olan "Cevapsız Sorular" tüm popüler kitap sitelerinden temin edilebilir durumdadır.
Evli ve bir kız annesidir.

Tedaviler

  • Grup terapisi
  • Anne-baba eğitimi ve danışmanlığı
  • Çocuklarda uyku problemleri
  • Sanat terapisi
  • Psikolojik danışmanlık

İlgilendiği Hastalıklar

Kitapları

  •  SENİN İÇİN 
    Bebeklik ve çocukluktan, ergenlik ve yetişkinliğe; mutlu bir insan olabilmek için bağlanma, ayrışma ve kendini gerçekleştirme süreçleri.

  • CEVAPSIZ SORULAR 
    Bu kitap, cevapları sadece sende saklı olan ve cevaplarını yine sadece kendine vermen gereken sorularla dolu…
    Başlamaya hazır mısın?

Makale

Mutluluğa dair...

Uzm. Psk. Mehtap HISAR

Kendinizden başlayarak etrafınızdaki insanlara şöyle bir bakın... Hayatın her gün ne kadar hızla ve kesintisiz aktığını, insanların sürekli olarak bir yerlere yetişmek için nasıl da koşturduklarını, adeta hayatla bir yarış içinde olduklarını göreceksiniz. Bu koşuşturma içerisinde neler kazanır bir insan, neler kaybeder? Hırslar, hedefler, arzular, yabancılaşmayı, yalnızlaşmayı, yıpranmayı getirmez mi beraberinde? Peki, her insanın amacı mutlu olmak değil midir özünde? Hepimiz mutlu olmak için çabalamaz mıyız? Öyleyse tüm çabamızın, uğraşımızın bizi daha mutlu etmesini beklerken daha da mı uzak düşüyoruz bizi mutlu eden her şeyden? Nelerin bizi mutlu ettiğini biliyor muyuz gerçekten? Gerçek mutluluk nedir, biliyor muyuz ya da gerçekten mutlu muyuz?

Mutluluk göreceli bir kavramdır. Kimisi için sağlıklı olmak, iyi bir eğitim almak, iyi bir işe ya da iyi bir eşe sahip olmakken, kimisi içinse mutluluğun anlamı çok para kazanmak, bol bol tatile çıkmak olabilir. Yapılan araştırmalar, mutlu olmak için en belirleyici faktörün “tutumlarımız” olduğunu gösteriyor. Olumlu tutuma sahip bir kişi hayattaki belirsizliklere ve olumsuzluklara karşı daha toleranslı oluyor ve engelleyemediği olaylara karşı direnip çatışmaya girmek yerine kabullenici bir yaklaşım sergiliyor. Unutmamalıyız ki, savaştığımız, mücadele içine girdiğimiz her durumda mağlup olma ihtimalimiz artıyor. Savaşmak yerine mevcut durumu değerlendirmeli, içinde bulunduğumuz durumdan hoşnut olmasak bile eğer duruma müdahale etme gücümüz yoksa kabullenici bir tutum sergileyip, bu durumla yaşamayı öğreniyor olmamız gerekir. Böyle bir tutum içerisinde olmak, yeni duruma daha çabuk adapte olmamıza, günlük hayatımız sekteye uğramadan sorumluluklarımızı yerine getirmemize, ihtiyaçlarımızı karşılayabilmemize özetle yaşamımıza devam edebilmemize anlamlı bir katkı sağlar.

Olumlu bir tutum sergilememizin önem kazandığı kritik dönemler, hayatımızda değişim yaşamak durumunda kaldığımız dönemlerdir. Daha açık bir deyişle, stres oluşumunu tetikleyen durumların her zaman olumsuz olması gerekmez, farklı olması yeterlidir çünkü farklı olan olumsuz olmasa bile yenidir, yabancıdır ve zorlayıcı bir etkiye sahiptir. Daha net olması amacıyla örnek vermek gerekirse, sevdiğimiz birinin hastalanması ya da vefatı hepimiz için ne kadar güçlü bir stres faktörüyse, evlenmek ya da terfi etmek de aynı ölçüde olmasa bile içinde değişimi barındırdığı için üzerimizde stres yaratması sebebiyle önemli birer stres faktörü olarak kabul edilirler. Dolayısıyla bazen eğitim amacıyla ya da işimizdeki terfi nedeniyle ayrı bir şehir/ülkeye yerleşebiliriz, evlilik kararı alabiliriz, yeni bir kurs ya da okula başlayabiliriz ya da yeni bir iş teklifini değerlendirebiliriz. Tüm bu olası durumlar, gerçekleşmesini arzuladığımız ve bizim için heyecan verici durumlarken, yine aynı olaylar şüphesiz stres seviyemizi artırıcı etkiye de sahiptirler. Bu dönemlerde her zamankinden daha olumlu ve yapıcı olmaya ihtiyacımız vardır. Olumlu bir tutum içerisinde olmak, bizim stres algımızı azaltırken, değişimin getirdiği zorlanma hissi ile başa çıkmamıza da yardımcı olur. Böylece hayatımızdaki bu yeni durum ve değişimin barındırdığı fırsatları fark edebilir ve değerlendirebiliriz.

Bazen bazı kişiler görürüz, şanslı olduklarını düşünürüz, işleri hep rast gider. Bu noktada bir soru belirir kafamızda, acaba bu insanlar gerçekten başkalarından daha mı şanslıdırlar yoksa şanslarını kendileri mi yaratırlar? Sık sık birbiri yerine kullanılsa da talih ve şans arasındaki ince çizgi işte burada devreye girer. Talih, bir olayın sonucunu değiştirmenin elimizde olduğu durumlardır ve talihli insanlar fırsatları, şans diye nitelendirebileceğimiz durumları en iyi şekilde değerlendirirler. Bu insanlar geleceğe umutla bakan, olumlu beklentiler içerisinde olan, iyimser kişilerdir. Bu kişilere baktığınızda, içlerinde bulundukları durumlardan olumsuzluklar olsa bile şikâyet etmediklerini fark edersiniz, önsezileri gelişmiştir ve ileri görüşlüdürler. İşte bu sebeplerden dolayı, beklenmedik anlarda ya da ihtimalin düşük olduğu zamanlarda güzel fırsatlar önlerine çıkar, ancak bu çoğunlukla şans ya da bir tesadüften öte olumlu tutum, tavır ve beklentilerinin neticesinde geliştirdikleri kendi şanslarını yaratmış olmalarının bir sonucudur.

Yaşam içerisinde karşılaştığımız zorluklara ve ilişkilerimizde deneyimlediğimiz çeşitli olumsuzluklara karşı olumlu bir tutum sergileyebilmek için, içinde bulunduğumuz durumun iyi taraflarını görme eğilimi içerisinde olmak, pozitif ve mutlu bir insan olma yolunda iyi bir başlangıç olacaktır. İnsanoğlu doğası gereği olumsuza odaklanma eğilimdedir, kusurları güzelliklerden daha kolay fark eder, yapılan iyilikleri kolayca unutabilirken, hataları affetmez, öfke duygularını içinde taze tutar. Oysaki hayatımızın odağına her ne koyarsak birgün bizim gerçeğimiz o olur çünkü duygularımız, düşüncelerimiz, davranışlarımız hep o odak etrafında şekillenir. Sahip olduklarımıza karşı farkındalık geliştirmek, bizi hep olumlu bir tutuma ve odağa yaklaştırır. Güçlü yönlerimizin, bizi besleyen kaynaklarımızın, yetkinlik ve yeteneklerimizin farkında olur ve bu yönlerimizi daha da güçlendirme yönünde çalışmalar yaparsak başarılı, hedeflerini gerçekleştiren bir birey olmamız kaçınılmazdır. Daha önceden de belirtildiği gibi, birçok insan genellikle güçsüz yönlerini güçlendirme çabası içindedir, bu çaba öyle ön plandadır ki güçlü yönlerimiz gölgelenir, gelişemez ve yeteneklerimiz körelir. Oysaki tarih boyunca başarılarından çokça bahsedilen liderlere, devlet adamlarına, sanatçılara baktığımızda bu kişilerin başarılarını, belli yetkinliklerinin üzerine inşa ettiklerini görürüz. Kendimizden, güçlü yönlerimizi daha da geliştirmek yerine, gelişmesi gereken zayıf yönlerimize odaklanıp her konuda, her alanda başarılı olmayı beklersek gerçekçi olmayan bir hedef üzerine gelecek planları kurmuş oluruz. Ne yazik ki bizden uzak düşen ve gerçekçi olmayan beklentiler sonucunda hayal kırıklığına uğramamız çok olası bir durumdur. Bazı anne ve babanın, çocuklarının başarılı oldukları dersleri ve ön plana çıkan yeteneklerini daha da geliştirmelerini teşvik etmek yerine, başarısız oldukları derslerine yönelerek onları da başarılı bir seviyeye getirmeleri yönünde yönlendirdiklerini gözlemliyorum. Bu tutum da çocukların derslerden sıkılmalarına, zaman içerisinde güçlü oldukları alanlardan da uzaklaşıp, sonuç olarak başarısız olmalarına neden olabiliyor. Bu nedenle, çocukların ilgi duydukları, yatkın ve başarılı oldukları alanları gözlemleyip bu alanlarda kendilerini geliştirmeleri yönünde teşvik edersek ileride sevecekleri ve başarıyla icra edecekleri mesleklere yönlenmelerine katkı sağlamış oluruz.

Özet olarak, mutlu olmak için çok büyük hayallerin peşinden koşmamız, çok zengin ya da çok güzel olmamız gerekmiyor. Mutluluğa dair pırıltılar tam da birçok sıkıntıyla, olumsuzlukla dolu olduğunu düşündüğümüz hayatımızın içinde gizli. Bu pırıltıları fark edebilmek, çıkarıp hayatımızın ortasına koymak bizim elimizde. Olumlu bir tutumla yüzümüzü iyi ve güzel olana dönmek, hem kendimize hem de başkalarına karşı yeri geldiğinde affedici ve kontrolümüzün olmadığı olumsuz durumlara karşı da kabullenici olabilmek, mutlu olabilmemiz için önem vermemiz gereken noktalardan bazılarıdır. Güçlü yönlerimizi fark edip, bu yönlerimizi daha ön planda tutabileceğimiz işlere yönelmemiz yine bizi başarıya götürecek yollar arasındadır. Tüm bunları hayatımızda uygulamaya başladığımızda hayatın içerisinde gizli kalmış pırıltıları fark etmeye başlayacak ve çoğu zaman çok uzakta olduğunu düşündüğümüz mutluluğa da biraz daha yaklaşmış olacağız. Yeter ki o pırıltılara yüzümüzü dönelim ve yüzümüzden gülümsemeyi hiç eksik etmeyelim.

Hayatınızdaki küçük pırıltıların büyük mutluluklara dönüşmesi dileğiyle...

Adres: Atatürk Mahallesi, 41 Ada. 4 -5 A Dr:46, 34758 Ataşehir/İstanbul

Tel: 0 216 455 62 16 - 0 530 694 14 04

Web site: www.mehtaphisar.com 

instagram: @mehtaphisar

Ne Düşünüyorsun?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Editör - Site Yöneticisi