'Lady' Zeynep Kartal "Bir Türk olarak büyük gurur yaşıyorum"

İlk kez bir Türk kadın ‘Lady’lik unvanının sahibi oldu.

'Lady' Zeynep Kartal "Bir Türk olarak büyük gurur yaşıyorum"

'Lady' Zeynep Kartal "Bir Türk olarak büyük gurur yaşıyorum"

Lady Gaga’nın tasarımcısı olarak dünyaya adını duyuran Zeynep Kartal, bu yıl başarılarından dolayı Kraliçe II. Elizabeth tarafından ‘Yüksek Onur Unvanı’ ile onurlandırıldı. Böylece ilk kez bir Türk kadın ‘Lady’lik unvanının sahibi oldu.

'Lady' Zeynep Kartal "Bir Türk olarak büyük gurur yaşıyorum"

Nazan Ortaç

Zeynep Kartal, son derece mütevazı bir insan... Muazzam başarıları bile büyük bir tevazu ile karşılıyor. 14 yıldır yaşadığı İngiltere'nin en tanınmış ve en çok talep gören moda tasarımcıları arasında. BBC televizyonu, kırmızı halı tasarımlarını ona emanet ediyor... Giydirdiği isimler arasında İngiltere'nin en ünlü yıldızları var. Lady Gaga, bir defilesinden sonra ona ulaşıyor ve bir törende onu giydirmesini istiyor. O gün bugün, hala Gaga, Zeynep Kartal'ın tasarımlarını tercih ediyor. Ünlü yıldız Kylie Minogue, son klibinde tamamen onun tasarımlarını giyiyor. Manchester Fashion Festival'de 'İngiltere'nin En İyi Moda Tasarımcısı' ödülünün yanı sıra Manchester şehrinin 'Moda Elçisi' unvanını hak ediyor. Ve geçtiğimiz günlerde yine muazzam bir şey oluyor; Kraliçe II. Elizabeth tarafından 'Yüksek Onur Unvanı' ile onurlandırılıyor. Ve böylece ilk kez bir Türk kadın, İngiltere'nin saygın 'Lady' unvanının sahibi oluyor. Tüm bunlar olurken, o Türk kimliğini hiç ardında bırakmıyor. Her koleksiyonu, Türkiye'nin zengin tarihi ve kültür geleneğinden izler taşıyor. "Ben modacıyım ben ilgilendirmez" diye düşünmüyor ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Londra Büyükelçiliği'nde düzenlediği defile öncesinde, o geceye ait fotoğrafların yer aldığı bir sergi düzenliyor... Zeynep Kartal'la, eşi Hamit Özçelik ve ikiz oğulları Berke ve Emre ile yaşadığı Manchester'da buluştuk ve hem bu başarılarını hem de oradaki hayatını konuştuk...

Moda serüveniniz nasıl başladı?
Yaklaşık 30 yıldan bu yana moda sektörünün içindeyim. Kariyerim global bir markanın tasarımcısı olarak Bursa'da başladı, ardından yine aynı firmanın üst düzey yöneticisi olarak görevimi sürdürdüm. Eşimin işleri dolayısıyla İngiltere'ye taşındık ve burada bir hayat kurduk. Buraya taşındığımız yıl, İngiltere'deki modayı daha yakından tanımak ve İngilizcemi daha da geliştirmek amacıyla tekrar moda eğitimi aldım. Eğitimimin ardından eşimin beni cesaretlendirmesiyle kendi markamı hayata geçirdim.

Çıkışınız nasıl oldu peki?
Manchester'da oturduğumuz bölgede ağırlıklı olarak ünlü isimler ve futbolcu eşleri yaşıyor. Bu yüzden öncelikli olarak kendi arkadaş çevreme koleksiyonumu tanıştırma şansını yakaladım. Onların verdikleri desteğin anlamı benim için çok özel... Markamı hayata geçirdikten kısa bir süre sonra Manchester Vogue Fashion Night Out kapsamında ilk defilemi gerçekleştirdim ve İngiliz basınından övgüler aldım. Tabii ki bu durum işime olan inancımı bir kat daha fazla tetikledi. Herhalde bu defilem, kariyerimin mihenk taşı oldu diyebilirim. Hiç şüphesiz bir bakıma yaşadığım coğrafya da kaderimi değiştirdi...


Lady Gaga

Sizi Lady Gaga'nın Türk tasarımcısı olarak biliyoruz... İşinizin ilk başladığı yıllardan bu yana hangi ünlüleri giydirdiniz?
Markamı kurduğum ilk yıllarda Lady Gaga'nın stil danışmanı bana ulaştı. Bir süre sonra kendisiyle de bir araya geldim. Şimdi ise hem günlük hayatında hem de özel davetlerde tasarımlarımı tercih ediyor. Bunun yanı sıra son günlerde beni mutlu eden bir birliktelik ise İngiliz şarkıcı Kylie Minogue'un son single'ında bir araya gelmemiz... Minogue'un 'Music's Too Sad Without You' adlı şarkısının klip çekimlerinde kendisini giydirdim. Benim için çok keyifli bir süreç oldu.

Londra Moda Haftası'na bir geri dönüş yaparsak... Sizin için nasıl geçti? Koleksiyon ilhamınızı anlatabilir misiniz?
Her defilemin benim için çok özel ve ayrı bir yeri var. Yurtdışında yaşadığım için mutlaka defilelerim öncesini özlemini çektiğim ülkemi tanıtmak adına bir sergi yapmaya özen gösteriyorum. Londra Moda Haftası'nda kapsamındaki özel sergimi, III. Sultan Selim'in İngiliz Amiral H. Nelson'a armağan ettiği elmas çelenkten ilham alarak düzenledim. Bir Osmanlı padişahının ilk kez yabancı bir komutana verdiği hediye olarak da tarihe geçen çelengin, İngiliz hükümeti tarafından 17. yüzyıla ait elmaslar ve yakutla tasarlanan replikası sergimde yer aldı. Etkinliğime özel olarak 13 pırlanta okun bütünleştiği bir çelenk tasarladım. 300 adet pırlanta taşla bezeli çelenge karşılık olarak, Birleşik Krallık'ın o dönemde III. Sultan Selim için armağan edilmek üzere tasarladığı, fakat ulaştıramadığı yaklaşık 220 yıllık altın saat hediyesi de, tarihinde ilk defa, bu sergide gün yüzüne çıktı. Türkiye Cumhuriyeti ve İngiliz Hükümeti'nin özel arşivlerinden ilk kez çıkarılan III. Sultan Selim ve Amiral H. Nelson'ın orijinal fotoğrafı ve yazışmaları, III. Sultan Selim'in inciden tasarlanmış olan iki tespihinin replikası da sergimde bulunuyordu. Geçmişi 1339 yılına dayanan, Kraliçe II. Elizabeth'e ait olan mülk olan ve geçmişte kraliyet ailesinin sahip olduğu hazinelerin korunduğu yer olarak bilinen The Goldsmiths' Hall'de defilemi ve sergimi gerçekleştirmek ise kariyerimde yaşadığım muazzam anlardan biriydi...


Anna Pasey

Kraliçe II. Elizabeth, bu yıl size 'Yüksek Onur Unvanı'nı verdi ve böylece 'Lady'lik unvanını aldınız. İlk kez bir Türk kadın alıyor bu unvanı... Neler hissediyorsunuz?
Bu unvanı ilk kez Rahmi Koç almıştı. Bu nişanı aldığı yıllarda ben de İngiltere'de yaşayan bir Türk olarak çok mutlu olmuştum. Kendisi gerek sosyal sorumluluk projeleri gerekse ülkeye katkılarıyla takip ettiğim çok değerli bir isim... İngiltere'nin bu yıl bana 'Lady'lik unvanını layık görmesinden dolayı büyük bir onur duyuyorum.

Manchester Fashion Festival'de de 'En İyi Tasarımcı' ödülü aldınız...
Manchester'ın prestijli törenlerinden biri olan MCR Fashion Festival'de 'İngiltere'nin En İyi Moda Tasarımcısı' ödülünü aldım. Bu organizasyon kapsamında ilk kez Türk tasarımcı olarak bana ödül verilmesinin gururunu yaşıyorum. Tabii ki bu güzel ödülün yanına aynı gece Manchester şehrinin 'Moda Elçisi' unvanını da almamla beraber mutluluğum ikiye katlandı.


Olivia Arben

Sosyal sorumluluğa ayrı bir önem verdiğinizi biliyoruz. Projelerinizden biraz bahsedebilir misiniz?
Sosyal sorumluluk, pek çok insan gibi benim de çok titizlikle yaklaştığım bir konu... Kariyerim boyunca birbirinden farklı uluslararası platformda tanınmış isimlerle yardım defileleri düzenledim veya yer aldım. İngiliz futbolcu David Beckham ile beraber 'situs ambiguous' hastalığıyla mücadele eden 19 yaşındaki Kirsty Howard için düzenlediğim defilenin yanı sıra İngiltere Sağlık Bakanlığı ile de birbirinden farklı ve anlamlı pek çok sosyal sorumluluk projesine imza attık. Londra Büyükelçiliği'nde düzenlediğim defile öncesinde, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi çekilen fotoğrafların yer aldığı bir sergi yapıldı. Bu özel etkinlikte yerli ve yabancı basında çıkan haber kupürlerini, tasarladığım kıyafetlerin üzerine yansıttım. Bu sergiyi Azerbaycan Hükümeti'nin desteğiyle beraber Bakü'ye taşıdık. Bakü'de de 'Constance' adlı defilemi gerçekleştirdim. Bunun yanı sıra tarihinde ilk kez Parlamento ev sahipliğinde bir defileye imza attım. Bu defileyi İngiltere Parlamento Binası'nda gerçekleştirmenin sebebi ise parlamentoların her zaman özgürlüğün sembolü olduğuna dair inancımdı. Fakat benim ülkemin bağımsızlığına kastedilmişti. Bu yüzden defilemin finalini, Cumhurbaşkanlığı'nın forsundan ilham alarak tasarladığım bembeyaz bir 'Demokrasi Gelinliği' ile bitirdim. 2018-19 sonbahar-kış koleksiyonumun
defilesi öncesinde ise Osmanlı İmparatorluğu'nun farklı din ve etnik kökenlere mensup halkların giyimlerini anlatan 'Elbise-i Osmaniyye' sergisini gerçekleştirdim. Türkiye'de yaşayan mülteci çocukları için Londra'da bir defile gerçekleştirdim. Defilede, İngiliz futbolcu eşleri podyumda yürüdü. Hem ülkemde hem de İngiltere'de bir farkındalık yarattığıma inancım tam...

İstanbul'da kısa süre yaşamış olan ünlü mimar İngiliz Thomas Allom sergisi de sıra dışı bir işti... Ondan da bahseder misiniz?
Londra'da gerçekleştirdiğim Mistik Bahçe adlı 2018 ilkbahar-yaz koleksiyonumun defilesi öncesinde, 9 ay Osmanlı İmparatorluğu sırasında İstanbul'da yaşayan 8. yüzyılın ünlü İngiliz mimarı Thomas Allom'un gizemine kapıldığı Yedikule Surları, Kapalıçarşı ve Süleymaniye Camii gibi simgesel yapıları resmettiği 20 gravürden oluşan bir sergi düzenledim. 1804 yılında Londra'da doğan Thomas Allom'un sergisine ev sahipliği yapmak bana büyük bir mutluluk verdi.

Yakın zamanda İstanbul'da yapılacak bir defileniz var, değil mi?
Evet, geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiğim 'Çelenk' adlı 2019 ilkbaharyaz koleksiyonu defilemi, 28 Kasım tarihinde İstanbul'daki İngiliz Başkonsolosluğu'nda düzenlemenin heyecanı içindeyim. Defile öncesinde III. Sultan Selim ve İngiliz Amiral Nelson'un orijinal portreleri ve aralarındaki yazışmaların yer aldığı bir arşiv sergi gerçekleştireceğim. Hatta bu sergiye özel olarak III. Sultan Selim ve amiralin ilişkisini bir kitap haline getiren İngiliz yazar Martyn Downer de İstanbul'a gelecek. Defile kısmında ise konuklarımıza çok özel sürprizlerim olacağının altını çizmeliyim.

İngiltere'de bir gününüz nasıl geçiyor? Neler yapmaktan zevk alırsınız?
Uzunca bir süredir işlerimden dolayı, Türkiye ve İngiltere arasında mekik dokuyarak geçiyor. Bir moda tasarımcısı olmanın yanı sıra aynı zamanda bir anneyim. Emre ve Berke adında ikizlerim var. Çocuklarımı sabahları okula bıraktıktan sonra tarihi bir binada bulunan showroom'uma gidiyorum ve orada tamamıyla dış dünyayla bağlantımı kesiyorum. Tasarımlarımın çizim sürecinde, farklı bir şekilde hayatın koşuşturmacasından az olsa da izole olduğumu hissederim. Akşamları ise eğer çok yoğun bir iş akışım varsa eşim Hamit ve çocuklarımla beraber showroom'da vakit geçiriyoruz. Özellikle İngiltere'nin bu aylardaki havasını çok seviyorum, bol bol ailece doğa yürüyüşlerine çıkıyoruz.

ŞAMDAN