Kaygı Bozukluğu (Anksiyete bozukluğu) Nedir?
Anksiyete bozukluğu türleri nelerdir?
Anksiyete bozukluğu olarak da bilinen kaygı bozukluğu günlük yaşam içinde sıklıkla deneyimlediğimiz bir süreçtir. Peki bu durumu bozukluk olarak kılan şey nedir?
Anksiyete bozukluğu, yoğun bir şekilde duyulan korku, aşırı endişe, evham ve huzursuzluk hali ve bu duygularla baş edememe durumudur. Bu duygu ve düşüncelere sıklıkla çarpıntı, titreme, terleme gibi bedensel duyumlar eşlik eder. Kişiler duygularının aşırı ya da gerçek dışı olduğunu bilse bile bununla baş etmek konusunda zorluk çeker. Toplumumuzda oldukça yaygın olan anksiyete bozukluğu kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmektedir.
Anksiyete bozukluğu türleri nelerdir?
- Yaygın anksiyete bozukluğu,
- Panik bozukluk,
- Post travmatik stres bozukluğu,
- Fobi (sosyal fobi ,özgül fobi, sosyal fobi agorafobi vb.,),
- Ayrılma anksiyetesi,
- OKB gibi bozukluklar anksiyete bozukluğunun türleri olarak değerlendirilmektedir.
Anksiyete (Kaygı) Nedir?
Bir öğrenci çok çalıştığı bir sınava girerken, birden tüm bildiklerini unutup hafızasının bomboş olduğunu düşünebilir. Bir tıp öğrencisi katıldığı ilk ameliyatta kendinden geçebilir. Bir sunum sırasında sunumu yapan kişi sadece kendi kalp atışlarını duyabilir, nutku tutulabilir. Başarılı bir müzisyen konser sırasında gitarını çalmak üzereyken parmaklarının kasıldığını fark edebilir.
Bu aksiliklerin her biri, anksiyete (kaygı) olarak nitelendirilebilir. Anksiyete gerginlik arz eden duygusal bir duyum olarak tanımlanabilir ve sık sık terleme, titreme, çarpıntı, yüksek nabız gibi belirgin fizyolojik belirtiler eşlik eder. Anksiyete Latince bir kökene sahip olan “angere” kelimesinden gelmektedir. Angere Latince’de nefesi kesilmek, boğulmak anlamına gelir. Anksiyete yaşayan çoğu insan da anksiyeteyi “boğulmak” olarak tanımlar.
Kaygı ve Korku Arasındaki Fark
Kaygı (anksiyete) ve korku çoğu zaman birbirlerinin yerine kullanılırlar. Ancak anksiyete (kaygı) ve korku tamamen farklı anlamlara sahiptir.
Korku, kelime olarak ani felaket ve tehlike anlamlarını içerir. Gerçek ya da potansiyel bir tehlike var olduğunda kişinin yaptığı değerlendirmedir.
Kaygı (anksiyete) ise gerginlik arz eden bir durumdur. Korku daha çok bilişsel bir sürece odaklanırken, anksiyete bu değerlendirmeye verilen tepkidir. Bu ikisi arasındaki ayrım ise gerçekten bize ne olduğunu anlamamız konusunda ayırt edici bir nitelik taşımaktadır.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Belirtileri nelerdir?
DSM-5’ gere;
-
En az 6 ay süreyle hemen her gün ortaya çıkan, birçok olay ya da etkinlik hakkında (işte ya da okulda başarı gibi) aşırı anksiyete ve üzüntü (endişeli beklentiler) duyma.
-
Kişi, üzüntüsünü kontrol etmeyi zor bulur.
-
Anksiyete ve üzüntü, aşağıdaki altı semptomdan üçüne (ya da daha fazlasına) eşlik eder (son 6 ay boyunca semptomlu gün sayısı, semptomsuz gün sayısından daha fazladır).
Not: Çocuklarda sadece bir maddenin bulunması yeterlidir.
1. Huzursuzluk, aşırı heyecan duyma ya da endişe
2. Kolay yorulma
3. Düşüncelerini yoğunlaştırmada zorluk çekme ya da zihnin durmuş gibi olması
4. İrritabilite
5. Kas gerginliği
6. Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da sürdürmekte güçlük çekme ya da huzursuz ve dinlendirmeyen uyku)
-
Anksiyete, üzüntü ya da fizik yakınmalar klinik açıdan belirgin bir strese ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur.
-
Bu bozukluk bir maddenin (örn. Kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi bir durumun (örn. hipertiroidizm) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir
-
Anksiyete ya da üzüntü; diğer bir mental bozuklukla daha iyi açıklanmamalıdır; Örn. anksiyete ya da üzüntü bir Panik Atağı olacağı [Panik Bozukluğunda olduğu gibi] , genel bir yerde utanç duyacağı [Sosyal fobide olduğu gibi], hastalık bulaşmış olma [Obsesif-Kompulsif Bozuklukta olduğu gibi], evden ya da yakın akrabalarından uzak kalma [Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğunda olduğu gibi], Posttravmatik Stres Bozukluğunda travmatik olayın hatırlanması, kilo alma [Anoreksiya Nervozada olduğu gibi], birçok fizik yakınmanın olması [Somatizasyon Bozukluğunda olduğu gibi], algılanmış dış görünüş kusurları (Beden Dismorfik Bozukluğunda olduğu gibi], ciddi bir hastalığının olması [Hipokondriazis de olduğu gibi] ya da delüzyonel inançların içeriği [şizofreni ya da delüzyonel bozuklukta olduğu gibi]
Anksiyete (kaygı) bozukluğu neden olur?
Anksiyete (kaygı) bozukluklarının tek bir nedeni yoktur. Anksiyete bozukluğuna birden fazla neden yol açabilir. Bir travmaya maruz kalmak, çocukluk çağı ihmal ve istismar yaşantıları, anne çocuk arasında gerçekleşen bağlanma sırasında oluşan kopukluk, genetik faktörler, öğrenme hepsi anksiyetenin zeminini oluşturabilir.
Anksiyete (kaygı) ile neden baş edemiyoruz?
Peter Byarus bu konuyla ilgili çok güzel bir örnek veriyor. Bir kalas üzerinde yürüyen birini düşünelim; eğer bu kalas yerde ise adam rahatlıkla üzerinde yürüyebilir fakat aynı kalas bir köprü üzerine ya da suyun üzerine konulursa adam daha dikkatli hareket edecektir. Bunun nedeni aslında adama ait bir düşünceden başkası değildir. Onu yoğun bir biçimde etkileyen düşünme fikrine bütün organ ve yetilerinin de odaklandığı düşüncesidir.
Anksiyete problemi yaşayan insanlar kendilerini sürekli bir tehdit altında hisseder. Bu tehdit algısıyla savaşabilmek için olayların hep olumsuz yönlerine odaklanır, içsel ve dışsal olaylar karşısında kendilerini hep güvensiz hissederler. Çoğunlukla bu problemi yaşayan kişiler baş edebilme kapasitesini azımsayarak kendi zayıflığına odaklanır.
Fritz Perls anksiyeteyi;
“ İnsanın gelecekle baş edebilecek kapasitesi ya da kendini destekleme sistemine inancının olmaması” şeklinde tanımlar.
Anksiyete problemi yaşayan kişiler, sürekli hata yapacağına, bu hataların sonuçlarının olası herhangi başarıdan daha şiddetli olacağına inanır. Olumsuz hatıralarını olumlu olanlardan daha kolay hatırlar. Bu da kişilerin kendilerini ve yaşadıklarını olumsuz ve yanlı değerlendirmelerine, anksiyetenin sürekli devam etmesine neden olur.
Psikoterapi Ve Anksiyete Bozukluğu
Sürekli kontrol edilemez bir kaygıyla yaşamak insanların yaşam kalitesini oldukça azaltır. Anksiyete problemi yaşayan kişilerin çoğunda depresyon, özgüven sorunları gibi baş etme kapasitesini düşürücü başka sorunlara da rastlanır.
Psikoterapi bu anlamda öncelikli olarak sorunun ana kaynağını saptamayı ve bugünün koşullarında kişilerin kendilerine yardım edebilecek şekilde değişebilmelerini hedefler.
Kaynakça;
*DSM-5
*Anksiyete Bozukluğu ve Fobiler
Aaron T. Beck & Gary Emery