Deprem bölgesinde cinsel şiddet alarmı

Çadırlara kapatılan kadınlar

Deprem bölgesinde cinsel şiddet alarmı

Deprem bölgesinde cinsel şiddet alarmı

CİSÜ Platformu üyesi Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği (CŞMD), deprem bölgesinde cinsel şiddetin arttığına dikkat çekti: “Koruma önlemleri bir an önce alınmalı.”

 

6 Şubat’ta 11 şehri etkisi altına alan depremin ardından çadır kentlerde cinsel şiddetin arttığı gözlemleniyor. Afet sonrası kadına şiddetin arttığı bilinen bir gerçek iken kadın dernekleri bölgede hala yeterli güvenlik önlemlerinin alınmadığını dile getirdi. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları (CİSÜ) Platformu üyesi Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği (CŞMD), afet bölgesinde cinsel şiddet riskine karşı kadın, çocuk ve LGBTİ+’ların bildirim yapabilecekleri mekanizmaların kurulması gerektiğine işaret etti. Dernek tarafından hazırlanan Afet Sonrası Cinsel/Cinselleştirilmiş Şiddet Riskleri ve Destek Hizmetleri Bilgi Notu’nda, “Karar alma ve uygulama süreçlerine bağımsız yerel kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin aktif katılımı sağlanmalı ve toplumsal cinsiyet temelli şiddet özelinde çalışan kolluk kuvvetlerinin alanda görevlendirilmeli” ifadesine yer verildi. 

 

Çadırlarda ayrımcılık

CİSÜ Platformu üyesi CŞMD tarafından hazırlanan Afet Sonrası Cinsel/Cinselleştirilmiş Şiddet Riskleri ve Destek Hizmetleri Bilgi Notu’nda afet bölgesinde kadınlar, mülteciler, engelliler, çocuklar ve LGBTİ+’ların ayrımcılığa uğradığı belirtildi. Deprem sonrası enkazdan çıkarılıp  hastaneye götürülen bir çocuğun cinsel istismara maruz bırakıldığı dile getirilen bilgi notunda, afet bölgesinde cinsel şiddet  vakalarına ilişkin yeterli güvenlik önlemi alınmadığı ve mevcut duruma ilişkin veri sunulmadığı ifade edildi.

“Bölgedeki kamu kurumlarının afetten etkilenen kişilerin ihtiyaçlarına duyarsız kalması ve güvenli barınma haklarının ihlal edilmesi nedeniyle kişilerin şiddete açık hale geldiği belirtilirken, “Bekar kadınların çadır alanlarında barınmalarına da izin verilmediğini ve çadırların yalnızca ailelere tahsil edildiğini, trans kadınların, LGBTİ+’ların yardımlara, barınma ve güvenli tahliyeye erişemediklerini gözlemliyoruz. Kişilerin mahremiyeti, kalabalık gruplar halinde bir arada kalmaya zorlanmaları ve tuvalet, soyunma odası gibi yerlerin olmaması nedeniyle ihlal ediliyor. Afet bölgesinde cinsel şiddet ve cinsel istismar vakalarının önlenmesi, müdahalesi ve  koruma çalışmaları için yetkili kamu kurumlarının acilen güvenlik tedbiri alması gerekiyor. Bu güvenlik tedbirlerinden ilki kadınların, mültecilerin, yaşlıların,  engellilerin, LGBTİ+’ların, çocukların güvenli bir şekilde doğrudan deprem bölgesinde hak ihlallerine karşı başvuru yapabilecekleri bir acil önlem çadırı/yeri açmalarıdır. Acil önlem yeri haricinde deprem ve tahliye bölgelerinde yalnızca depremde yaşanan ihlaller için başvurulabilecek acil danışma hattı kurulmalıdır. Bölgede hangi devlet kurumlarının faaliyet gösterdiği ile ilgili bir haritalandırma çalışması yapılmalıdır. Koordinasyon sürecine özellikle kadın, çocuk ve LGBTİ+ alanında uzun  yıllardır deneyimli olan sivil toplum kuruluşları kamu otoritelerince dahil edilmelidir” ifadelerine yer verildi.    

 

Çadırlara kapatılan kadınlar

Deprem bölgesindeki gözlemlerini aktaran CİSÜ Platformu üyesi Kadınlarla Dayanışma Vakfı’ndan (KADAV) Arzu Aydoğan ise şunları söyledi: “Çocuk yaştaki genç kadınların öbekleşen erkek grupları tarafından rahatsız edildiklerine, aile büyüklerinin bir koruma yöntemi olarak bu kadınları çadırlara kapattıklarına, onların çadırdan çıkmalarına izin vermediklerine tanıklık ettik. Kadınların tehlike anında erişebilecekleri bir güvenlik birimi bile yok. Kendilerini koruyabilmek için gece gündüz uyanık kalıyorlar. Nöbetleşe uyumaya çalışsalar da hepsi tetikte. Yalnız annelerin çocuklarını bırakabilecekleri ve bu ortamda travmadan koruyabilecekleri hiçbir yer yok. LGBTİ+’lar ise toplumdan dışlanıyorlar; çünkü kendi korunaklı alanlarından çıkmak zorunda kaldılar. Bir kadın hiçbir temel hakkına erişemiyorsa, kendisini değil çocuğunu düşünmekten psikolojisi daha da bozuluyorsa, devlet o çocuğun yükünü hiçbir şekilde kadının üzerinden almıyorsa… Bir transın yıllarca emek verdiği sürecinde hormon ilaçlarına erişme telaşı küçümseniyorsa… Tüm bu meseleler üzerinde mücadeleyi yoğunlaştırmalıyız.”