Aslı Atasoy: Sincan'da 10 Gün - Uygurların Gölgesinde Bir Ziyaret

Uygurların Durumu Hakkında Tartışmalı İzlenimler

Aslı Atasoy: Sincan'da 10 Gün - Uygurların Gölgesinde Bir Ziyaret

Aslı Atasoy: Sincan'da 10 Gün - Uygurların Gölgesinde Bir Ziyaret

YEREL GÜNDEM / İSTANBUL

T24 yazarı Aslı Atasoy, Çin'in Sincan Özerk Bölgesi'ne yaptığı on günlük ziyaretin ardından kaleme aldığı yazısında, bölgedeki izlenimlerini ve Uygurların yaşamlarına dair deneyimlerini paylaştı. Guangming Daily gazetesinin daveti üzerine yapılan bu gezi, Atasoy’a bölgenin zorlu gerçekleri ve Çin'in politikaları hakkında birinci elden gözlem yapma fırsatı sundu. Ancak bu gözlemler, bölgedeki yaşam koşullarına dair tartışmalı görüşleri de beraberinde getirdi.

Uygurların Durumu Hakkında Tartışmalı İzlenimler

Sincan Özerk Bölgesi'nde Uygurlara yönelik uygulanan baskı politikaları uzun süredir dünya gündeminde. Çin hükümeti, bölgede terörizmle mücadele adı altında Uygurlara yönelik ağır kısıtlamalar uygulamakla suçlanıyor. Birleşmiş Milletler ve birçok uluslararası kuruluş, yaklaşık bir milyon Uygur’un kamplarda tutulduğunu iddia ederken, Çin bu iddiaları reddediyor ve kampların "mesleki beceri geliştirme merkezleri" olduğunu savunuyor.

Atasoy, bu zorlu atmosferde bölgeyi ziyaret etti. Ziyareti sırasında, Uygurların gerçekten rahat yaşayıp yaşamadığı sorusuna yanıt arayan Atasoy, aldığı cevapların genellikle olumlu olduğunu ancak bu yanıtların doğruluğunu sorgulamanın zor olduğunu belirtiyor. Çin hükümeti tarafından düzenlenen bir gezi olması, bu tür gözlemlerin tarafsızlığına dair soru işaretleri doğuruyor.

Türkiye-Çin İlişkilerinde Yeni Dönem

2019 yılında Türkiye’nin Çin’e yönelik "sistematik asimilasyon" suçlamaları, iki ülke arasındaki ilişkileri germişti. Ancak Haziran ayında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Sincan ve Pekin'e yaptığı ziyaret, ilişkilerde yeni bir ılımlı dönemin başladığı şeklinde yorumlandı. Bu ziyaretin ardından Çin-Türkiye ilişkilerinde yaşanan en somut gelişmelerden biri, Çinli havayolu şirketi China Southern'in Urumçi-İstanbul direkt uçuşlarını başlatması oldu.

Atasoy, Türkiye ve Çin arasında giderek ısınan bu ilişkilerin Sincan Özerk Bölgesi üzerindeki etkilerine dair izlenimlerini de aktarıyor. Türkiye'den gelen gazetecilerin bölgeyi ziyaret etmesi, Çin’in kendisini daha iyi tanıtma çabasının bir parçası olarak görülüyor.

Sincan: Etnik Grupların Buluşma Noktası

Sincan, Çin’in en büyük özerk bölgesi ve etnik çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 25 milyon nüfusa sahip olan bu bölge, Uygurların yanı sıra Kazak, Kırgız, Rus, Hui, Sibo gibi birçok etnik gruba ev sahipliği yapıyor. Atasoy, gezisi boyunca bu farklı etnik grupların yaşadığı bölgeleri ziyaret ederek kültürlerini ve günlük yaşamlarını gözlemleme fırsatı buldu.

Kaşgar gibi tarihi öneme sahip şehirler, bölgenin zengin geçmişini ve farklı etnik grupların bir arada yaşadığı yapısını gözler önüne seriyor. Ancak bu renkli kültürel mozaik, Çin hükümetinin politikaları nedeniyle dünya genelinde bir tartışma konusu olmaya devam ediyor.

Çin’in Kalkınma Hamleleri ve İpek Yolu'nun Yeni Versiyonu

Gezi sırasında, Çin’in modern İpek Yolu olarak nitelendirilen "Kuşak ve Yol Girişimi"nin bir parçası olan International Land Port Area da ziyaret edilen önemli duraklardan biriydi. Bu ticaret merkezi, Çin’in Avrupa’ya açılan kapısı olarak büyük bir stratejik öneme sahip. Atasoy, Çin’in bu kalkınma projesini dünya ticaret lideri olma iddiasının bir yansıması olarak değerlendiriyor.

Ziyaret edilen bir diğer önemli nokta ise Korgas’taki yüksek teknolojili tarım merkeziydi. Çin, burada yapay zekâ destekli tarım yöntemleriyle gelecekteki gıda krizine karşı hazırlık yapıyor. Bu merkezdeki topraksız tarım uygulamaları, geleneksel tarıma göre çok daha verimli ürünler elde edilmesini sağlıyor.

Zor Coğrafya, Zor Zamanlar

Sincan, Çin’in en büyük bölgesi olmasının yanı sıra stratejik olarak da büyük önem taşıyor. Tarih boyunca Çin’in batıya açılan kapısı olan bu bölge, bugün de jeopolitik açıdan kritik bir noktada. Ancak bölgedeki güvenlik önlemleri ve sıkı denetimler, ziyaretin zorlu bir atmosferde gerçekleşmesine neden oldu. Atasoy, Sincan’da her şeyin farklı olduğunu ve bölgenin radikal gruplarla yaşanan sorunlardan dolayı sıkı bir güvenlik altında olduğunu belirtiyor.

Atasoy’un Sincan gezisindeki gözlemleri, bölgenin zorlu coğrafyasına ve karmaşık sosyo-politik yapısına dair önemli ipuçları sunuyor. Ancak Çin’in Uygurlar üzerindeki politikaları konusunda yapılan bu tür gezilerin, ne ölçüde bağımsız ve tarafsız değerlendirmeler sunduğu sorusu, akıllarda kalmaya devam ediyor.

Sonuç: Barış Çağrısı

Atasoy’un yazısında dile getirdiği en önemli mesajlardan biri, barışın gerekliliği. Sincan'daki durumu değerlendirirken, bölgedeki toplulukların barış içinde yaşayabilmesi için yeni bir başlangıcın gerekliliğine vurgu yapıyor. Çin’in Uygurlara yönelik politikalarının dünya genelinde büyük eleştiriler aldığını göz önünde bulundurursak, bu çağrı oldukça anlamlı. Ancak gerçek barışın sağlanıp sağlanamayacağı, Çin’in politikalarının nasıl evrileceğine bağlı olacak gibi görünüyor.

www.yerelgundem.com