Değişimden Neden Korkuyoruz?

Kendini değersiz görmek

Değişimden Neden Korkuyoruz?

Değişimden korkan kişiler, ev taşımaktan, yeni bir işe geçmekten veya herhangi bir alışkanlıklarını değiştirmekten kaçınırlar. Peki, onların dengesini böylesine bozan nedir ve korkularıyla yüzleşmeleri için onlara nasıl yardım edilebilir?

Geçenlerde müdürüm istifa etmesi beni çok etkiledi. Yeni gelen müdür iyi biri olmasına rağmen alışkanlıklarım altüst oldu” diyor 32 yaşındaki Aylin. İstesek de istemesek de hayat, işe başlamak, anne olmak, ev taşımak, emekli olmak gibi küçük veya büyük, tercih ettiğimiz ya da etmediğimiz değişimlerle şekillenir. Peki, neden bazılarımız bu geçişleri kabullenmekte diğerlerine göre daha çok zorluk yaşar?

Bitmeyen matem

Psikoterapist ve yaşam koçu Jane Turner şöyle ifade ediyor: “Aslında her şey, ebeveynlerimizin hayatlarındaki değişime nasıl tepki verdiklerine bağlı. Adaptasyon yetimiz; ebeveynimizin çocukluğumuzdan itibaren yapmamıza izin verdiği şeylere, bizi değişimlere nasıl alıştırdıklarına, cesaretlendirme şekillerine ve yaptıkları uyarılara göre gelişir. Ailemiz kişisel tecrübelerimizin bir parçasıdır.”

Çocukluğumuzda bu hareketliliği deneyimlememek, değişikliklere uyum sağlama yeteneğimizi kısıtlayabilir ama aynı şekilde çok hareketlilik de adaptasyonumuzu bozabilir. 36 yaşındaki Irmak, “Babam asker olduğu için bütün çocukluğum boyunca şehir şehir dolaştık. Artık taşınma fikrine bile katlanamıyorum” diyor. Psikolog Elisabeth Couzon, bu tip deneyimleri “dondurulmuş matem” olarak adlandırıyor. Açıklaması şöyle: Her değişim bir durumdan vazgeçip diğerine uyum sağlamaktır. Bu geçiş üzüntüden öfkeye birçok hissi içinde barındırır. Tam kabullendiğinizdeyse tekrar bir değişime girersiniz. Çocuk, çok sık veya çok hızlı olan değişimleri ne algılayacak fırsat bulabilir ne de eski durumunun yasını tutacak vakti olur. Tutamadığı yas etabında takılı kalır ve yetişkin çağa geldiğinde bir daha bunu yaşamamak için, sabit bir hayat sürerek kendini güvenli limana demirler.

Kendini değersiz görmek

Değişime direnmenin tohumları sadece geçmişte atılmaz. Psikiyatr Bruno Koeltz’e göre bu direniş, özgüven eksikliğinden de kaynaklanıyor olabilir. “Örneğin bir şirkette yeni çalışma metotları belirlendiğinde, çalışanlar pasif direnişe geçebilirler, çünkü bunları uygulayabileceklerinden emin olamazlar. Çalışanların şirket hedeflerini gözeterek motivasyon göstermeleri beklenir ve çalışanlarının yeteneklerini yüceltmek yöneticiler tarafından arka plana atılır.” “Ben bu işi becerebilecek miyim?” Bu sorunun cevabı belirsiz olduğu zaman motivasyon da düşer. Kişiler değil, iş önemsendiği zaman, değişim bir kaygı sebebi haline gelir.

Adı konmayan çıkarlar

40 yaşındaki Can, son 10 senedir küçük işlerde çalışıyor ve bir arkadaşıyla iki odalı bir evi paylaşıyor. “Hayatımı hiç değiştirmiyormuşum ve olduğum yerde çürüyecekmişim gibi geliyor. Bir şeyleri değiştirmek isterim ama ne yapmak için, kimle tanışmak için?” Hepimiz yeni bir şeyler denememiz gerektiğini düşündüğümüz dönemlerden geçmişizdir ama değişim bir dağı taşımak kadar zor görünebilir. “Çünkü şüphesiz, değişimin doğası, yöntemleri ve hedefi hep biraz bulanık kalır” diyor Bruno Koelt ve ekliyor: “‘Daha iyiye doğru gitmek isterim ama iyiye gitmek nedir?’, ‘İş değiştirmek isterim ama ne yapmak istiyorum?’, ‘Sevgilimle ilişkim beni tatmin etmiyor. Peki ben bir ilişkiden ne bekliyorum?’ gibi belirsizlikler yüzünden kişi bekleme modunda kalmayı, tembellik etmeyi yeğliyor. Çünkü harekete geçmek kişinin kendisi üzerinde derin bir çalışma yapmasını gerektiriyor.”

KAYNAK: http://www.psychologies.com.tr/